Türkiye, zengin kaynaklarına rağmen neredeyse yüz yıldır bir otomobil hayali kurarken nasıl oluyor da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde sadece 6 yılda bir otomobil üretilebiliyor?
Bu yazımda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Yakın Doğu Üniversitesi’nin kendi öz kaynakları ile geliştirdiği ve seri üretime hazırlandığı Günsel B9 %100 elektrikli otomobili konuşacağız.
Nasıl oluyor da onca kısıtlama ve imkansızlıklara rağmen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhutiyeti’nden böylesi büyük bir üretim hamlesi gelebiliyor?
Bu derinlemesine ele alınması gereken bir konu olduğu için madde madde başlıklar halinde durumu özetlemeye çalışacağım.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası arenada durumu nedir?
Kıbrıs Barış Harekatı sonrası 1983 yılında bağımsızlığını ilan eden Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ilk başta Türkiye, Pakistan ve Bangladeş tarafından tanınmış olsa da ne yazık ki Pakistan ve Bangladeş baskılar üzerinde bu kararından vazgeçiyor.
Şu anda Türkiye dışında Resmi olarak tanıyan başka bir ülke yok.
Azerbaycan bile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini tanımıyor. Siyaset beni aşan bir konu bu yüzden yorum yapmayacağım.
Not olarak ekleyeyim Kıbrıs’da trafik ters yönden akıyor bu yüzden otomobillerde direksiyon sağda.
Ülke gelirini nereden elde ediyor?
Para birimi Türk Lirası, Bütçesinin neredeyse %40’ı Türkiye’nin maddi yardımlarından oluşuyor, ithalat ve ihracatını Türkiye üzerinden gerçekleştiriyor.
Turizm, büyük üniversiteler, kumarhaneler ve kısıtlı tarım ürünleri başlıca gelir kaynaklarını oluşturuyor. Sağlı turizmi de son yıllarda yıldızı parlayan gelir kaynaklarından biri.
Peki bunca kısıtlı imkana rağmen nasıl oluyor da bir otomobil ortaya çıkıyor?
Aslında Günsel B9 elektrikli otomobil projesinde yüzlerce mühendis ve işçinin emeği olsa da bu iş asıl Yakın Doğu Üniversitesi’nin de kurusucusu olan Dr. Suat İrfan Günsel’in eseri.
Suat Günsel, Kıbrıs doğumlu bir iş adamı. İşçi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor, önce İngiliz Koleji sonra Orta Doğu Teknik Üniversite’si Fizik bölümünden mezun oluyor, daha sonra da Eğitim Psikolojisi üzerine Doktora yapıyor.
Akademik geçmişi olsa da Suat Bey’i nasıl bilirsiniz diye sorduğumda herkes müthiş bir ticari zekaya sahip olduğunu söyledi.
Eee kendisi boşuna Türkiye’nin en zenginleri listesinde ilk 20’de yer almıyor 🙂
Rektörlük görevini yürüttüğü Yakın Doğu Üniversite’sini 1988 yılında Kıbrıs’ın en değersiz arazilerinden biri üzerine inşaa etmeye başladığında bir çok kişi bu fikrin başarıya ulaşacağına inanmıyor.
Fakat Yakın Doğu Üniversitesi, bugün kendini kanıtlamış ve dünyanın dört bir yanından öğrencileri ağırlayan, bünyesinde barındırdığı süper bilgisayar ile bilimsel araştırmalara katkı sağlarken, tam teşekküllü eğitim hastanesi ile sağlık personeli yetiştirirken, eğitim gelirleri yanında Sağlık Turizmi ile de Kıbrıs’a katkı sağlayan Kuzey Kıbrıs için önemli bir oluşum.
Peki nereden geliyor bu otomobil işi?
Suat Günsel, iyi bir bilim insanı, tüccar ve otomobil meraklısı. Üniversite bünyesinde sahip olduğu klasik otomobillerin sergilendiği bir klasik otomobil müzesi bile mevcut.
Bu arada bir not olarak düşelim Otopark.com’dan tanıdığımız sevgili Sinan Koç da bu üniversitenin makine mühendisliği fakültesi mezunlarından biri.
Suat Bey’in merakı öğrencilerine de nüfuz etmiş diyebiliriz.
Suat Günsel’in büyük sevdalarından biri de kendi otomobilini tasarlayıp Kıbrıs’da üretimini gerçekleştirmek.
İşte 2016 yılında maketi ve proje detayları açıklanan, geçtiğimiz hafta da yürür haldeki ilk prototipleri sergilenen Günsel B9 bu merakın bir eseri.
Projenin maddi desteği nereden geliyor?
Suat Günsel’in iyi bir iş adamı ve Türkiye’nin sayılı zenginlerinden biri olduğunu söylemiştim değil mi?
Bu otomobil projesini de tamamen kendi öz kaynakları ile finanse ediyor. Herhangi bir devlet desteği yok.
Yani hedefinde otomobil üretimi olan tek bir iş adamı bugün tasarımından yazılımına kendi ekibi tarafından tasarlanan bir otomobili ortaya çıkarabiliyor.
Buna inanalım mı şimdi?
EVT S1’i hatırlıyor musunuz? Hacettepe üniversitesinde bir öğretim görevlisi önderliğimde öğrenciler tarafından ortaya çıkartılan Spor %100 elektrik otomobili. Bu proje ile ilgili detaylı bir videoyu kanalımda bulabilirsiniz. Konumuz bu otomobilden çok o videoda da sözünü ettiğim şey aslında.
Elektrikli bir otomobil üretmek, fosil yakıtla çalışan klasik bir otomobil üretmekten çok daha kolay. Klasik bir otomobilde ortalama 5000 parça yer alırken elektrikli bir otomobil ortalama 3000 parçadan oluşuyor.
İçten yanmalı motorlar ve aktarım organlarının kısıtları olmadığı için de daha radikal, üretimi kolay tasarımlar ortaya çıkabiliyor.
Kısacası Günsel B9 ilk değil son da olmayacak. Büyük küçük bir çok ülkeden benzer şekilde elektrikli otomobil üretim planları ve hayalleri göreceğiz.
Hayaller iyi hoş da hani fabrika?
Fabrika önemli. İnsanlar, bir projeyi görür görmez hemen üretim yeri hazır mı hani nerede üreteceğiz diye sormakta haklılar.
Bugün 3 boyutlu yazıcılar, bilgisayar destekli modelleme ve simülasyon yazılımları ile yürür prototipler ortaya çıkartılabiliyor ama bunları seri üretime hazır hale getirmek bambaşka bir iş.
Üretim hatlarının kurulu olduğu bir fabrika da bu yüzden önem taşıyor.
Fabrika binası hazır. İçinde henüz üretim bantları kurulmamış durumda ama mühendis ekibinden aldığım bilgilere göre daha yeni 30 milyon TL’lik üretim aracı siparişi geçilmiş ve üretim araç gereçlerinin alımına da devam ediliyor.
Amaç 2022’de yılda 4000 adet üretim hızıyla seri üretime başlamak ve kademeli olarak yıllı üretim hacmini arttırmak.
2025 gibi Günsel J9 olarak isimlendirilen SUV modelinin de seri üretimine başlayıp toplam araç üretim kapasitesini 20000 adete çıkartmak.
Kim tasarlamış, nereden hangi parçası geliyor yerli ve milli mi bu araba?
Günsel B9, yaş ortalaması 26-27 aralığında olan genç bir mühendis ekip tarafından geliştiriliyor. Bu gençler Türkiye’nin ve Kuzey Kıbrıs’ın çeşitli üniversitelerinden mezun ya da henüz okumaktalar.
Günde 10 saat haftada 6 gün bu araç üstünde çalışmalarını sürdürüyorlar.
Tasarım, yazılım, yürür takım, şasi, pil yönetim sistemleri ve soğutması bu gençlerin ellerinden çıkma.
En büyük özellikleri de ne biliyor musunuz? Samimler. Ne sorsanız pat cevap alıyorsunuz. Ne mühendis ekipte ne de Günsel yönetim kademesinde herhangi bir çekince yok.
Lansmanda otomobilin üretimi için aralarında Türkiye’nin de olduğu 28 farklı ülkeden toplamda 800 üretici ile çalıştıklarını açıkladılar.
Yapabildikleri kadarını kendileri yapıyor, hazır alabildikleri şeyleri hazır alıyorlar.
Pil hücreleri Çinden geliyor ama paketlemesini Kıbrıs’da yapıyorlar.
Motor Belçika üretimi ama tasarım aşamasında katkıları var. Tamamen Günsel B9 için özel tasarım bir motor kullanılıyor.
Bu arada ekip bir konuda da Yakın Doğu Üniversitesine teşekkür ederken kimi şirketlerin anlayışına da sitemli.
Türkiye’de konu üretim ve büyük işler olduğunda sadece 3-4 ismi büyük üniversiteden mezun olmuş insanlar toplanıyor, onlara öncelik veriliyor ama bizim ekipte Türkiye’nin 4 bir yanındaki üniversitelerden gelen insanlar var.
Bize nerede okuduğumuz değil ne yapabildiğimiz soruldu. İşe alınırken de bilgimiz etkili oldu. Diplomasını henüz almamış, okumaya devam eden mühendis arkadaşlarımız var dediler.
Haksız sayılmazlar. İsmi lazım değil bir operatör iş ilanında sadece 5 üniversite ismi yazılmış ve buralardan mezun değilseniz başvuru yapmayın denmişliği var bizim ülkede.
Bu far, bu direksiyon ve koltuklar çok tanıdık geliyor bana
Otomobillerden biraz almayan bir sinyal kolundan, farlara kadar bir çok parçanın aslen hangi otomobilin parçası olduğunu anlayabilir.
Mühendis ekip daha biz sormadan söylüyor, bunu buradan aldık, şunu şuradan aldık diye.
Dedim ya gizli saklı yok. Ortada bu işe gönül vermiş arkada işleyen farklı planların olmadığı samimi bir iş var.
Ne sorsanız cevap alıyorsunuz. Peki dedim ne olacak böyle seri üretim mi olur?
Bu işi prototip aşamasını hızlandırmak için yaptıklarını farla uğraşmak yerine yazılıma odaklanmanın daha mantıklı olduğunu düşündükleri için ilk prototiplerde hazır alabildikleri her şeyi hazır adımlarını söylediler.
Farlar, koltuklar, direksiyon, sinyal kolları final sürümde kendi tasarımları olacak ve büyük bölümü Türkiye’de üretilecekmiş.
Umarım planladıkları her şey yolunda gider ne diyelim 🙂
Peki başarılı olabilirler mi? Kime nereye satacaklar bunu? Onca eksik varken neden otomobil üretiyorlar?
Önce onca eksiğe rağmen neden otomobil üretiyorlar sorusuna cevap vermek istiyorum.
Kıbrıs, kaynakları kısıtlı olan bir ülke. Elektirik üretimini de fosil yakıt ile çalışan santraller üzerinden sağlıyor ve kısıtlı kaynakların büyük bir bölümünü enerji ihtiyaçlarını karşılamak için kullanıyor.
Yılın 10 ayı güneş alan bu güzel ülkede şimdi güneş enerjisi panelleri kurulumu ile ilgili destekler veriliyor ve plan orta vadede ülkenin enerjisinin yenilenebilir kaynaklardan sağlanması.
Elektrikli otomobil bu planın önemli bir parçası. Enerjisi güneşten ya da rüzgardan gelen bu otomobiller her seyden önce Kıbrıs’ın dışa bağımlılığını azaltacak.
Günsel B9’un logosuna bakarsanız bir kalkan görüyorsunuz. Bu Kalkan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni koruma ve yüceltme düşüncesi temsil ediyor.
Yani onca eksik içinde elektrikli otomobil önce Kıbrıs’ın eksiklerini tamamlayacak sonra da Türkiye üzerinden yapılacak İhracat ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni Dünyaya tanıtacak.
Dünyanın tanımamakta ısrar ettiği bu ülke, onca kısıta ve imkansızlığa rağmen Kıbrıs Türkünün neler yapabildiğinin modern göstergesi olacak.
Peki biz yapamazken onlar nasıl yaptılar?
Kanalı takip ediyorsanız beni az çok tanıyorsunuz olaylara rasyonel bakmaya çalışıyorum. Yine bu konuyu da rasyonel bir şekilde değerlendirmeye çalışacağım.
Devrim ve EVT S1 gibi projelere dikkat ederseniz arkalarında bu işe aklını ve gönlünü vermiş mühendisler görürsünüz. İş adamları ve devlet iradesi tam olarak yoktur. Bu yüzden yıldızları parlamış ama hızlı sönüp sonuca varılamamıştır.
Bir otomobil üretmek hiç sorun değil önemli olan bunu seri üretilebilir hale getirip, satacak birilerini bulmanız. İşte burada da iyi mühendisler yanında iyi iş adamlarına ihtiyaç var.
Bizdeki iş adamları iyi değiller mi? Bunu hangi hadsiz söyleyebilir Arçelik, Vestel ve niceleri bu ülkede binlece insana iş imkanı sağlayan, üreten, kazanan ve kazandıran oluşumlar. Fakat bu şirketlerin başındaki adamlar otomobil işinden anlamıyor ya da bu işe gönül vermemiş olabilirler.
Ya da otomobil işini riskli gördükleri için sermayelerini daha garanti işlerde kullanmak istiyorlardır. Vestel’in savunma sanayi alanında varlık göstermesi, Toshiba’nın marka haklarını satın alması, Arçelik’in BEKO ve Grundig yatırımları gibi.
Durum böyle olunca devlet iradesi devreye giriyor ve iş adamlarına çeşitli vaatler, garantiler verilerek bu işe girmeleri teşvik ediliyor. Yanlış mı? Değil tabi ki soruyorum size, iş adamı olsanız onca garanti iş varken, büyük riskleri göze alıp otomobil üretim işine girer miydiniz?
Günsel projesinde ise Suat Günsel’in otomobile olan aşkı ve Kıbrıs sevgisi var. Bir bilim insanı, akademisyen ve otomobil sevdalısı olarak elindeki sermayeyi ve imkanları da yeterli görmüş olacak ki bu işe giriyor. İyi de yapıyor, umarım işler planlandığı gibi gider ve seri üretim 2022 yılında başlar.
önceden günsel videonuzu izlemiştim, yazıyı beynimde sizin sesinizle okuyorum 🙂